< Zadar-Doğanın sanat yaptığı şehir
14.09.2018
Gece Zadar‘dan geç saatte çıkıp Trogir yakınlarında karavanı uygun bir yere çekip uyuduk. Sabah erkenden Split’ doğru yola çıkmadan Trogir’de bir kahvaltı yapıp şehri gezeceğiz.
Trogir, küçük bir tarihi şehir.. Ana kara ile Ciovo adası arasında, atlama taşı gibi, küçük bir ada üzerine kurulmuş. Ada ile anakara arası çok yakın ve köprüler ile ana karaya bağlanmış.
Trogir 1997 yılında UNESCO Dünya Mirası listesine girmiş.
Ana kara tarafında adaya geçmeden güzel bir Trogir manzaralı kafeyi bulunca kahvaltımızı burada yapmaya karar verdik. Sabahın yumuşak ışıkları ile bize poz veren Trogir o kadar güzel ki …
Kahvaltının ardından Trogir sokaklarını gezmeye başladık. Sabahın erken saatlerinde sessiz sokaklarda gezmek bir başka keyif.
Trogir Katedrali
İlk durak, Hırvatistan‘ın en zarif mimari eseri sayılan Trogir Katedrali.
Aziz Lawrence Katedrali olarak da bilinen Katedral, Sarazenler tarafından yıkılan eski bir kilisenin yerine inşa edilmiş. İnşası, 1193’te başlayıp 1500 civarına kadar uzun yıllar devam etmiş.
En dikkat çekici özelliklerden biri 1240 yılında Usta Radovan tarafından yapılan Romanesk giriş kapısıdır. İki muhteşem aslan heykeli tarafından korunan kapı, ince oymalarla bezenmiş ve dönem mimarisinin zarafet ve inceliğinin en güzel örneği olarak kabul ediliyor.
Diğer dikkat çekici özellik ise 14. yüzyıldan kalma 47 metre yüksekliğinde ki çan kulesi.
Biz tırmanmadık ama küçük bir ücret karşılığında gezilebiliyor.
Katedralin karşısında yer alan Čipiko Sarayı, bir zamanlar Trogir’deki en önemli soylu bir ailenin eviymiş. Üçlü iki grup halinde düzenlenmiş zarif Venedik pencereleri 15. yüzyılda asil bir aileye hizmet ettiğini söylüyor zaten.
Trogir’in en ünlü simgelerinden biri de John Paul II Meydanı’nda (Trg Ivana Pavla II) yer alan Saat Kulesi. Bir zamanlar St. Sebastian kilisesinin bir parçası olan Saat kulesi ve hemen önündeki meydan mutlaka görülmeli.
Sabahın erken saatlerinde açılmaya başlayan kafelerden gelen kahve kokusu ile meydanda biraz oturup tadını çıkarttık.
Trogir’in taşlı dar sokaklarında biraz kaybolmuş yürüyorken birden kendimizi deniz kenarında bulduk. Burası Tragir Rivierası.. bir tarafta deniz diğer tarafta sıralanmış palmiye ağaçları arasında keyifli bir yürüyüş le Kamerlengo kalesine doğru yürüyoruz. Denize bakınca hemen karşıda Ciovo adası ve marina gözüküyor. Yolda yürürken hemen sağımızda Dominika kilisesinin kulesi zarafetle yükseliyor. Kıyı boyunca serpiştirilmiş kafe ve restoranların arasından kısa bir yürüyüşün ardından kale ye ulaşıyoruz.
Trogir adasının güneybatı köşesinde nöbet tutan Kamerlengo kalesi, 1400’lü yıllarda İstanbul’un fethi ve Türklerin artan tehdidi sonrasında Venedikliler tarafından yaptırılmış. Kamerlengo , döneminde çok önemli bir kale olamasına rağmen şaşırtıcı derecede küçük bir kale. Ciovo adası ile Togir arasındakı kanala baktığımda Osmanlı gemilerini burada hayal etmek çok etkileyici.
Yürüyerek 20 dakika süren Trogir gezimizi iki saatte tamamlayıp geri dönüyoruz….Split bizi bekliyor.
Split >
———————————————————————————————————————————————-
Gezi sırası
14.08.2018 İstanbul- Paris ,
16.08.2018 Paris,
01.09.2018 Burgonya yemek ve şarap ülkesi
02.09.2018 Burgonaya’nın orta çağdan kalan yüzünü
03.09.2018 Burgonya’da Bağ bozumu
05.09.2018 İsviçre’de küçük bir tur
08.09.2018 İsviçre-İtalya yolu
08.09.2018 Torino
10.09.2018 Verona
11.09.2018 İtalya’dan Hırvatistan’a
13.09.2018 Rovinj – Istra Yatımadası’nın incisi
13.09.2018 Zadar-Doğanın sanat yaptığı şehir
14.09.2018 Trogir
14.09.2018 Split
15.09.2018 Mostar-Balkanlar’da bir Osmanlı şehri
16.09.2018 Dubrovnik
18.09.2018 Karadağ yollarında
19.09.2018 Kosova’nın güzel bir şehri İpek
20.09.2018 Halkidiki-Neos Marmaras
Yorum bırak