TAŞKENT Özbekistan’ın modern başkenti

”Özbekistanın modern yüzü”

Özbekistan‘ın modern başkenti Taşkent, diğer İpek Yolu şehirleri Semerkant, Buhara ve Hiva‘nın gölgesinde kalsa da bölgenin çarpıcı İslam mimarisine giriş için harika bir nokta.

Taşkent  Sovyet, İslami ve modern mimariyle dolu çok temiz ve yeşil bir şehir. Heykellerle süslenmiş cadde ve parkları, müzeleri ve harika restoranları ile görülmeye değer bir başkent.

Eski Sovyetler Birliği’nin 4. büyük olan Taşkent, bu gün Özbekistan’ın ekonomik ve kültürel merkezi ve Orta Asya’nın en zengin şehirlerinden biri..

12.04.2023

Modern Taşkent Hava alanına indiğimizde ilk iş sim kartı almak üzere kalabalık hat satış noktasına gittik. Özbekistan’da uzun kalacağımız için telefon daha doğrusu internetimizin olması çok önemli. Özellikle Yandex Taxi uygulaması hayat kurtarıyor. Özbekistan’da taksi çok pahalı değil. Bu uygulamayı telefon’ a indirdikten sonra nerede olursanız olun taksi çağırabiliyorsunuz. Uygulamadan nereye gideceğinizi de belirtince ödeyeceğiniz fiyatı da verdiği için rahatlıkla her yere taksi ile gidebildik.

Sim kartı için epey vakit kaybettiğimizden otelden bizi almaya gelen aracı kaçırdık ve taksi ile Otele gittik fakat otelde epey sıkıntı yaptılar, neden onların araba ile gitmemişiz diye ortam gerildi ve birde bize kuyu gibi camsız bir odayı verdiklerinde iyice tatsızlaştı. Sonunda rezervasyonu iptal edip başka bir otel aramaya geçtik.

Maalesef daha sonradan tanıdıkça çok cana yakın ve yardım sever bulduğumuz Özbek insanı ile ilk karşılaşmamız böyle sevimsiz oldu. Oluyor bazen böyle terslikler. Neyse sonunda çok ta rahat ettiğimiz başka bir otele geçip bavullarımızı bırakıp hemen dışarı çıktık.

Burada hava çok güzel Kazakistan’da ki soğuk havadan sonra burası harika geldi… birkaç saat içinde kıştan yaza geçiş yapmış olduk…

Daha önce Taşkent te gezi haritası çıkartmıştım ve plan yapmıştım. Ama otelin yeri değişip vakit kaybedince biraz değişiklik yaptık. Hemen bir taksi çağırıp Kukeldash Medresesi’ ne doğru yola çıktık.

Taşkent’te gezilecek yerler

Kukeldash Medresesi

İşte karşımızda bu gezinin ilk İslam mimari eseri….. biliyorum daha sonra birçok medrese ve camii göreceğiz ama Kukeldaş Medresesi ilk olmanın cazibesini koruyacak.

Kukeldaş Medresesi’nin  Taşkent’in en büyük medresesi ve  kent merkezinde yer alıyor, 1570 yılında Şeyh Hanedanlığı tarafından yaptırılmış.

Bir deprem bölgesi olan Taşkent’te Medrese birçok deprem atlatmış ve defalarca onarılmış. Kısa bir dönem için Müze olarak kullanılmışsa da 1990 yılından beri medrese olarak kullanılıyor.

Yapımında sarı tuğlanın kullanılmış, süslemeler için ise mavi kullanılmış. Geleneksel medrese mimarisinde uygun olarak geniş bir avlu ve avlunun etrafında sıralanan odalardan oluşuyor. Bu odalar medresede eğitim alan öğrencilerin yatakhanesi olarak kullanılıyor.

Medresenin bahçesi bakımlı ve huzur dolu… keyifle gezerken ezan okunmaya başlayınca ortam daha da etkileyici oldu.

Medreseyi gezip dışarı çıktığımızda gelen geçen insanları ve ezanın ardından medreseden çıkan gençleri izlemek için biraz oturduk.

Oturmuş etrafı seyrederken genç bir öğrenci yanımıza gelip bizimle sohbete başladı. Özbek gençlerini tanımak, İslamiyet’e ve Türkiye’ye bakışlarını anlamak için güzel bir fırsat oldu…. Hoş bir sohbetin ardında ayrılıp gezmeye devam..

Kukeldaş Medresesi‘nin hemen yanında bulunan Cuma Camii Taşkent’te ki ikinci durağımız oluyor.

Cuma Camii – Hoca Ahrar Vali Camii

Cuma Camii  - Hoca Ahrar Vali Camii

Taşkent’in ilk  Camii olan Cuma Camii’nin  temeli 819 yılında, antik Taşkent’in  merkezi ve en yüksek noktasında atılmış. Bugüne kadar farklı dönemlerde defalarca yenilenmiş zaman zaman isim değiştirerek günümüze kadar gelmiş.

Bir dönem yıkılan camii, 1451 yılında eski caminin temeli üzerine yeniden inşaa edilmiş ve adı Sufi liderlerinden biri olan Hoca Akhrar Vali’nin adı verilmiş.

Hoca Ahrar Vali Camii, 1868 yılında şehrin birçok binasına zarar veren yıkıcı depremlerden sonra ciddi zarar görmüş. Rus İmparatoru Alexander III tarafından 1888 yılında restorasyonu için para tahsis edilene kadar 20 yıl boyunca tamamen yıkık halde bırakılmış. Camii restorasyonundan sonra uzun bir süre Çarlık Camii olarak da anılmış. Sovyet döneminde ise Cuma camiine el konulmuş ve  kamu daireleri tarafından idari bina olarak kullanılmış.

Hoca Ahrar Vali camiinin son restorasyonu ise 90’lı yıllarında yapılmış. Bina modern mimarlar tarafından yeniden inşa edilmiş, kubbesi yıkılmış ve tek kubbe yerine  üç kubbe olarak yeniden tasarlanmış. Şehrin merkezinde yeşil kubbeleri ile çok görkemli duruyor.

Hoca Ahrar Vali cami diğer adıyla Cuma camii Kukeldaş Medresesi‘nin hemen yanında

Medresenin tuğla duvarlarının yanında bembeyaz duvarları ve yeşil kubbesi ile muhteşem bir kontrast yaratıyor.

Camii ye doğru giderken namaz çıkışı olduğundan epey kalabalık vardı. Caminin içinden foto çekmemiz de mümkün olmadı ama içerisinin de çok etkileyici olduğunu söyleyebilirim.

Kukeldaş Medresesi ve Cuma Camii nin bulunduğu eski şehir merkezinde üçüncü gezeceğimiz yer Chorsu pazarı olacak.

Chorsu Çarşısı

Cuma Camiinden çıkıp Kukeldaş Medresesinin önünden geçip pazara doğru yürümeye başladık. Pazar binasına gelmeden daha yolda sokak satıcıları etrafı sarmış.

İpek yolu demek çarşı, ticaret, alışveriş demek. İpek yolunun önemli duraklarından biri olan Taşkent’in çarşısı da yılların kültürünü içinde barındırıyor. Yaşı yüz yıldan fazla olan Taşkent Çarşısı Chorsu  Juva meydanında  şehrin kalbi konumunda.

Bu coğrafyada kapalı çarşıların yapımı XI. yüzyılda başlamış ve XIII. yüzyıla kadar devam etmiş. Bu gün eski çarşı yerine yapılan modern ticaret kompleksi, önceki dönemlerin mimari özellikleri ve kentsel gelişim gelenekleri göz önünde bulundurularak inşa edilmiş.  Çarşı, yaklaşık 300-350 metre çapında, oryantal süslemelerle bezenmiş  görkemli bir kubbenin altında .  

Sokak satıcılarının arasından geçip esas çarşıya doğru giderken mavi kubbe gittikçe büyüyor sanki.

Kubbeyi taşıyan kemerlerin arasındaki kapıdan girince ilk olarak kesif bir koku bizi karşıladı… Et bölümünden giriş yapmışız.. Et, kemik satılan bu bölümden hızlıca geçerek peynir, çay… yiyecek adına ne ararsanız satılan Chorsu pazardan çıkıyoruz. Pazarın içinden daha fazla dışından etkilendim, satıcılar, alışverişe gelmiş kalabalık .. capcanlı bir ortam var..

Pazarın etrafında yiyecek dışında bir çok şey satılıyor. Tipik Orta Asya şapkasını denemeden geçemdik…

Chorsu Pazarın kalabalığından çıktığımızda günün yorgunluğu kendini göstermeye başladı. Hem yorulup hem de acıkınca yemeğe gitme zamanı gelmiş demektir.

Taşkent’te nerede yenir?

Taşkent’te nerede yenir? diye araştırdığımızda karşımıza en çok çıkan lokanta Besh Qozon Pilaf Center oluyordu. Riske atmayıp yerel birkaç kişiye de sorduğumuzda hepsi aynı yeri önerdi. Bizde hemen bir taksiye atlayıp Besh Qozon‘a yola çıktık.

Besh Qozon Pilaf Center Taşkent’e gelipde mutlaka uğranması gereken bir yer . Sadece Özbek pilavı servis ediyor ama ne pilav. İçinde yok yok.. Bir çok çeşidi var. Gözünüzün önünde büyük kazanlarda hazırlanıyor,

Nefis Özbek pilavı

Ramazan olduğu ve iftara çok az kaldığı için her yer dolu olunca Özbek bir anne kız bizi masalarına davet etti… Bizim için yemek te farklı keyifli oldu. Gayet iyi İngilizce konuştuklarından sohbet sırasında bol bol Özbek pilavı, Özbek yemekleri ve Özbekistan ile ilgili bir çok ilginç bilgiler aldık. Yerellerle sohbet her zaman hem keyifli hem de yaralı oluyor..

Pilav gerçekten muhteşem.. içinde havuç, üzüm, badem ve çeşitli etler oluyor. Et sevmeyen ben bile bayıla bayıla yedim. Yanında turşu ve cacık olunca insan yemeğe doyamıyor. Burayı o kadar beğendik ki ertesi gün tekrar geldik.

İlk gün çekemediğimiz yemek fotoları da ikinci günden.

13.04.2023

Sabah hızlı bir kahvaltının ardından tekrar Taşkent’i gezmeye başlıyoruz. İlk durak Hazreti İmam Külliyesi.

Hazreti İmam Külliyesi

Hazreti-İmam Külliyesi, Khast İmam olarak da bilinen Kompleks, Taşkent’in dini kalbi. Biz de bu gün Taşkent gezinize buradan başlıyoruz.

Kompleks, Taşkent şehrinin ilk imamlarından biri olan ünlü bilim adamı, Kuran ve Hadis alimi, şair ve zanaatkar Hazrati İmam’ın türbesinin bulunduğu yerde oluşmuş.

Hazreti-İmam Külliyesi‘nin içinde; Barak-Khan medresesi, Tilla Şeyh Camii, Hazrati İmam’ın türbesi ve İmam el-Buhari İslam Enstitüsü bulunuyor. Ayrıca Orta Asya Müslümanları Müftülüğü de burada bulunuyor.

Külliye içerisinde bulunan önemli bir diğer yapı da kütüphane. Kütüphanede Halife Osman’ın Kuran’ı, nadir el yazmalarını yanı sıra Kuran’ın orijinal metnini içeren çok büyük boyutlu 353 parşömen yaprağından oluşan dünyanın en eski el yazması Kur’an-ı Kerim bulunuyor.

Külliye içerisinde en dikkat çeken yapı Hazreti İmam Camii

– Hazreti İmam Camii

Hazreti İmam Camii’nin yeni binası 2007 yılında inşa edilmiş. İki minareli caminin mimarisi XVI. yüzyıl tarzında planlanmış.

Camii’nin girişi Özbekistan’ın çeşitli bölgelerine ait ahşap oymacılığını temsil eden ahşap oyma sanatçılarının görkemli çalışmalarıyla süslenmiş.

Ana girişin yanında bulunan 20 perdeli ahşap sütunlar Hindistan’dan getirilen Sandal ağacından, ağaca Taşkent yöntemi oymalar işlenmiş.

Hazreti İmam Camii ihtişamlı girişi, görkemli terası ve iki mavi kubbesiyle Taşkent’in eşsiz mimari tarzını yansıtıyor.

– Muyi Muborak Medresesi Kütüphane ve müzesi

Muyi Muborak Medresesi Kütüphane ve müzesi. Kompleksin içinde en önemli ve kutsal yer.

Muyi Muborak  kutsal saç anlamına geliyor. Hz. Muhammed’in medresede bulunan saçından dolayı bu ismi almış.

Burada “Osman Mushafı” olarak bilinen, Kur’an-ı Kerim muhafaza ediliyor. Üçüncü halife Osman döneminde ceylan derisi üzerine yazılan bu Kur’an-ı Kerim, Emir Timur Türk seferi sonrasında Irak’tan Semerkant’a getirilmiş, ardından 1868 yılında Ruslar tarafından Moskova’ya götürülmüş ve 1924 yılında   Müslümanlarına yönelik bir iyi niyet göstergesi olarak Taşkent’e iade edilmiş.

Kuran’ın orijinal metnini içeren çok büyük boyutlu 353 parşömen yaprağından oluşan eski bir el yazması Kur’an-ı Kerim 53×68 cm. ebadında.

Müzede ayrıca çok değerli el yazması kitaplar bulunuyor.

– Barak han medresesi

Barak Han medresesi, ilk olarak 15. yüzyılda yapılmış zamanla bir çok eklemeler yapılmış. 16. yüzyıl sonlarında ise Mirzo-Uluğbek’in torunu, “şanslı” anlamına gelen “Barak Han” olarak anılan, Nauruz Ahmed Han tarafından bu görkemli haline getirilmiş. Daha sonra 1950’li yıllarda restore edilmiş.
Barak Han medresesi Taşkent’in en büyük ve en güzel medresesi.

Medresenin pırıl pırıl parlayan mavi kubbeleri kadar ihtişamlı kapısı medreseye güzellik katıyor. Kapıdaki büyüleyici mavi taş işçiliği çok etkileyici.

Medresenin içine girdiğimizde kubbeler, ve taş işçiliği tüm güzelliği ile avlunun etrafını sarmış.

Ama burada bizi cezbeden başka bir şey de var…
Bir zamanlar derslik olarak kullanılan küçük odaların her biri Özbek işi kumaş, takı, elbise ceket satan dükkanlarla dolu …
Özbekistan’ın en güzel alışverişini burada yaptık. Hem ürünlerin kalitesi hem de fiyatlar çok iyi. Hatta dönüşte bir kez daha geldik…

Hazreti-İmam Külliyesinde epey vakit geçirdikten sonra şehrin dini merkezi olan eski bölümüne veda edip Taşkent’in daha modern taraflarını gezme zamanı.

Külliyeden çıkıp en yakın metro istasyonun doğru yürümeye karar verdik. Güneşin altında biraz uzun bir yürüyüşün ardından istasyona ulaştık. Aslında bir şehri gezerken metroyu mecbur olmadıkça kullanmıyoruz.   Gideceğimiz yere karanlık yerine  sokaklarda yürüyerek yada otobüs veya taksi ile gitmeyi tercih ediyoruz. Böylece şehri biraz daha tanıma imkanımız oluyor. Ama bu defa metroyu kullanmak şehir gezimizin bir parçası.

Taşkent Metrosu

Taşkent metrosu Orta Asya’daki ilk yeraltı metrosu. Sovyet döneminde bir şehir ancak 1 milyon nüfusa sahipse raylı sisteme sahip olabiliyordu. Taşkent 1960’larda nüfus artışında bir patlama yaşayınca ilk metro hattı 1977’de tamamlanarak açılmış. Daha sonra 2. bir hat ve halen inşaatı devam eden 3. hat açılmış. Metro aynı zamanda nükleer bir saldırı durumunda Taşkent vatandaşları için bir sığınak işlevi görecek şekilde tasarlanmış.

Taşkent metrosuna binmek çok farklı bir deneyim… Taşkent’teki neredeyse her metro istasyonu büyüleyici. Hepsinin kendine özgü mimarisi ve sanatsal unsurları var. Bazıları tavandan sarkan devasa avizeleriyle balo salonlarına benzerken, diğerleri bir bilim kurgu filminin setine benziyor.
Taşkent’teki metrolarda gezmek, şehrin tarihinde yürümek gibi.  Her istasyon Özbekistan tarihinin bir parçasını gösterir. Hepsi portreler, plaketler veya mimari özellikler aracılığıyla bir hikaye anlatıyor.

Metro şu anda 36,2 kilometre uzunluğunda ve 3 metro hattına yayılmış 29 istasyon bulunuyor. Metro fiyatları çok ucuz.

Tabii ki 29 istasyonun hepsini göremedik. Ama en güzel olanlarından birkaçını gezdik.

1-GAFUR GULOM 

Gafur Gulom metro istasyonu 6 Kasım 1989 tarihinde açılmıştır. 20. yüzyılın en etkili Özbek yazarlarından biri olarak kabul edilen Özbek şair, yazar ve çevirmen G’afur G’ulom’ın adını taşıyor.

İstasyonda turkuaz granit sütunların yanı sıra duvarlardaki sanatsal renkli seramikler de gerçekten çok etkileyici.

2-ALISHER NAVOI

Alişir Nevai İpek yolu döneminin önemli yazarlarından biri. 15. yüzyıl Özbek şairinin adı bu istasyona verilmiş.

Özbekistan’ın İpek Yolu döneminde inşa edilen cami ve medreseleri hatırlatan mavi ve altın rengi desenlerle bezenmiş kubbeleri çok etkileyici.
Turkuaz seramik duvar resimleri ise Alişir Nevai’nin şiirlerini tasvir ediyor.
Bence Alisher Navoi Taşkent’in en güzel istasyonu.


3-KOSMONAVTLAR

Kosmonavtlar metro istasyonu Taşkent’teki en ilginç istasyon. Kosmonavtlar, 31 Aralık 1984’te Sovyetler Birliği kozmonotlarının onuruna açılmış.

Duvarlardaki mavi seramik madalyonlarda, uzaydaki ilk kadın olan Valentina Tereshkova ve dünyanın ilk kozmonotu Yuri Gagarin de dahil olmak üzere Sovyet uzay programının en büyük öncülerinden bazıları yer alıyor.

Seramik parlak renkli duvarlar Dünya’nın atmosferini temsilen maviden siyaha dönüşüyor, tavan ise Samanyolu’nu temsil ediyor. Parlak yeşil sütunlar ile tüm istasyon bir uzay mekiğini anımsatıyor.

4-MUSTAQILLIK MAYDONI

Adını metro istasyonunun hemen üstündeki Taşkent’in merkez meydanından almış. Hem istasyonun hem de meydanın adı eskiden Lenin’miş, SSCB’nin çöküşünden ve 1991’de Özbekistan’ın bağımsızlığının ilan edilmesinden sonra, her ikisi de “Bağımsızlık Meydanı” anlamına gelen Mustaqillik Maydoni olarak değiştirilmiş.

5-PAXTAKOR

Paxtakor, ‘pamuk toplayıcı’ anlamına geliyor. Bu nedenle istasyonun duvarları geleneksel yeşil ve mavi renklerle tasvir edilmiş pamuk çiçekleri desenli mozaiklerle süslenmiş.


Özbekistan dünyanın önde gelen pamuk üreticilerinden biri ve sektör Özbek ekonomisinin tarihinde önemli bir rol oynuyor.

Pamuk endüstrisi, zorla çalıştırma kullandığı ve Aral Denizi‘nin yok olmasının nedenlerinden biri olduğu için uzun zamandır insan hakları ihlallerinin kaynağı olarak gösteriliyor.

2018 yılında zorla çalıştırma uygulamasına son verilmesi için bir kararname çıkarıldı ve Özbekistan artık turizm sektörüne odaklanmak istiyor. Turizmin en büyük gelir ve ekonomik büyüme kaynağı olması hedefleniyor.

6-YUNUS RAJABIY

İstasyon adını ünlü Özbek müzisyen Yunus Recebiy‘den almış.

Büyük mermer sütunlar, sütun başları ve avizeleri ile ihtişamlı bir balo salonunu anımsatıyor.

Amir Timur Metro istasyonunda metro gezimizi tamamlayıp temiz havaya çıkıyoruz. Görkemli Amir Timur Meydanındayız.

Amir Timur Meydanı

Yeşilliklerle kaplı Amir Timur Meydanı, Modern şehrin merkezinde yer alıyor. Yollar buradan Taşkent’in kuzeyine, doğusuna ve güneyine yayılıyor. Şehrin hem siyasi hem de kültürel en önemli binaları meydanda ve yakın çevresinde yoğunlaşmıştır.

Meydanın tapısı bu toprakların tarihi ile beraber sürekli değişmiş. İlk olarak 1870 yılında Rus İmparatorluk mimarları tarafından yeni Taşkent’in merkezi parkı olarak tasarlanmış ve Konstantin Meydanı olarak adlandırılmıştır ve Vali Konstantin Kaufmann’ın  heykeli dikilmiş. 1913 yılında, borazan çalan ve Çarlık zaferi bayrağını diken iki asker heykeli gelmiş. Bolşevikler Kaufmann’ın meydanının adını Devrim Bahçesi olarak değiştirip Özgür İşçiler Anıtı (1917), Ekim devriminin 10. yıldönümü anıtı (1927), geçici dikilitaşlar ve Lenin büstleri dikmişler. 1947’de Stalin heybetli heykeli ortaya çıkmış. 1968’de sıra  Karl Marx’ın devasa bronz heykeline gelmiş. 1993’te, Özbek kahramanı    Timurlenk yerini almış..

Meydanın ortasındaki Amir Temur   bir atın üzerinde oturduğu ve sanki ulusu kutsuyormuş gibi elini gökyüzüne kaldırdığı heykel çok görkemli gözüyor.  Anıtın üzerinde ise onun sözleri  “Güç adalettedir”, üç dilde yazılmış.   

Amir Timur Meydanı, Hotel Uzbekistan, Hukuk Üniversitesi, Amir Timur Müzesi, ünlü Taşkent Çanı ve Taşkent’in en görkemli mimari yapılarından biri olan Forumlar Sarayı binaları ile çevrili.

– Hotel Uzbekistan

Şehir merkezindeki konumu ve benzersiz mimarisi ile Taşkent’in en ikonik yapılarından biri.  Özbek Modernizmin in iyi bir örneği olarak gösterilen Bina kavisli bir plana oturuyor. Tüm cephesini kaplayan dekoratif güneş panelleri 1970 yıllarının etkisini taşıyor.

Otel, Özbek SSR’nin kuruluşunun 50. Yıldönümü olan 1974 yılında inşa edilmiş.

Hotel Uzbekistan, yabancı turistlerin ağırlanmasından sorumlu olan “Intourist” organizasyonunun Taşkent şubesine aitti. 17 katlı binanın 315 odası var.

Otelin ihtişamlı kapısından içine girildiğinde 70’li yıllara ışınlanmış gibi oluyor insan. O tarihlere ait Sovyet mobilyalar ve dekorasyon hala korunuyor. Otelin en tepesindeki bardan muhteşem Taşkent manzarasını seyredip  gezimize devam ediyoruz.

Otelden çıkınca  Emir Timur Meydanı’nı çevreleyen başka bir ikonik bina hemen solumuzda yer alıyor.

– The Palace of International Forums -Uluslararası Forumlar Sarayı

The Palace of International Forums (Uluslararası Forumlar Sarayı)  Özbekistan’ın, en önemli temsili binası olarak kabul ediliyor; devlet törenlerine, kongrelere, konferanslara ve diğer kültürel etkinliklere ev sahipliği yapıyor.  Saray, Taşkent’in 2200. yıldönümünü kutlamak üzere Eylül 2009’da törenle açılmış.

Bu devasa projede 5000’den fazla mimar, proje yöneticisi ve vasıflı işçi çalışmış.

Özbekistan çağdaş mimarisi adına iyi bir örnek oluşturan Uluslararası Forumlar Sarayı’nın dış tasarımında Özbekistan’ın klasik mimari unsurları kullanılmış. Büyük camlı cephesi sayesinde ise  modern iç mekanının ipuçları  verilmiş.  Binanın dış cephesinde kullanılan ahşap kapılar ise Özbek sanatının en güzel örneklerinden.

– Taşkent Çanı (veya Saat Kuleleri)

Amir Timur meydanında bulunan en ünlü mimari anıt Taşkent Çanı (veya Saat Kuleleri). 1947’de inşa edildiğinden beri Taşkent’in sembolü olmuş. Binadaki saati  Taşkent sakinlerinden saatçi I.A. Eisenstein yapmış.

Binanın mimarisi oryantal tarzı minimalizim ile birleştirmiş. Kulenin tam karşımızda Timur İmparatorluğu Tarih Müzesi yer alıyor. Görkemli meydanın içinden geçip müzenin etkileyici mimarisine ve meydanı içimize sindirerek müzeye doğru kısa bir yürüyüş yapıyoruz.

Timur İmparatorluğu Tarih Müzesi

Timur İmparatorluğu Tarih Müzesi (Amir Timur Müzesi olarak da biliyor) 1996 yılında Amir Timur’un doğumunun 660. yıldönümü açılan müze Özbek halkı için çok anlamlı ve şehirdeki görülmesi gereken yerlerden biri. Amir Timur Müzesi’nin görkemli binası, doğu mimarisi tarzında rafine bir mimari örneği, yuvarlak binanın tepesinde büyük bir mavi kubbe ile kaplı. Binanın tüm çevresi zarif sütunlarla süslenmiş. Müzenin dış cephesi çok zengin bir dekorasyona sahip. Kemerli pencereleri, mavi ve beyazın tonlarını taşıyan çiniler ile bezenmiş.  Müzenin girişindeki çeşmeler ise binaya ayrı bir güzellik katıyor.

Binanın içerisine girdiğimizde ise dışarıdaki sadelik yerini mavi ve altınının göz kamaştırıcı güzelliğine bırakıyor.  

Müzenin içi farklı sanatçıların yaptığı Amir Timur’u anlatan duvar resimleri ile kaplı.  Yüksek kubbe ise içerden daha da ihtişamlı. Altın yaldızın bolca kullanıldığı kubbe ve kristal avize salonun görkemini iyice arttırıyor.

Amir Timur Müzesinde bölgenin tarihini anlatan üç binden fazla eser bulunuyor. Resimler, Emir Timur’un yaşamı ve faaliyetleriyle ilgili tarihi belgeler, eşsiz el yazmaları, silahlar, eski kıyafetler, mutfak eşyaları ve çeşitli madeni paralar müzede sergileniyor. Timur’u ve bölgeyi anlamak adına bu müzeyi gezmekten keyif aldık.

Amir Timur meydanına veda edip Taşkent’i boydan boya geçen Sharaf Rashidov caddesine doğru yürüyüşe geçiyoruz. Yolumuz üzerinde görülmesi gereken birkaç yapıya da uğramayı ihmal etmiyoruz. Bunlardan biri Alisher Navoiy tiyatrosu.

Alisher Navoiy Tiyatrosu

Alisher Navoiy Tiyatrosu, çok sayıda süs ağacının ve büyük süs havuzunun bulunduğu güzel bir parkla çevrili. Taşkent’in Opera ve bale binası olarak kullanılan bu bina 1440 kişiyi ağırlayabiliyor. Taşkent Bahori Opera ve Bale Festivaline de ev sahipliği yapıyor.

Alisher Navoiy Tiyatrosu

Granit zeminden merdivenlerle çıkılan binan ön cephesi ve giriş alanı ihtişamlı süslemelere sahip. Maalesef bizim gittiğimiz saate bina kapalı olduğundan içini göremedik. Orada bir gösteri izlemek isterdim doğrusu.

Alisher Navoiy Theater

Alisher Navoiy Tiyatrosunu arkamızda bırakıp Sharaf Rashidov caddesinin üzerinde yer alan Özbekistan Tarihi müzesine ulaşıyoruz.

Özbekistan Tarihi müzesi

Mimarisi kadar içinde sergilene tarihi eserlerle de dikkat çeken müze 1876 da kurulmuş ve Orta Asya’nın ilk müzelerinden.

Müze binası, Doğu mimarisinde sonsuzluğun sembolü olan küp şeklinde yapılmış. Revaklı mimarisi ve zengin süslemeleri geleneksel Özbek tarzını yansıtıyor. Günün sonuna geldiğimizden bu müzenin içini de gezemedik.

Buradan yolumuz Minor Camiine… haritadan bakınca yürürüz desek te yol bitmek bilmedi. Günün sonunda yorgun bir halde olunca metro veya taksi daha iyi bir seçenek olabilirdi. Uzunca bir yürüyüş sonunda muhtaşem Minor Camii karşımızda.

Minor Cami

Minor cami (Küçük camii) Taşkent’in kuzeyinde yeni kurulan bölgesinde. Tarihi çok kısa 2014 yılında yapımı tamamlanmış. Fakat Özbek mimarisinin tüm özelliklerini taşıyor.

Minor cami’nin cephesi geleneksel tuğla kaplama yerine beyaz mermerlerle kaplanmış. Cami gökyüzünün altında parlıyor ve turkuaz kubbesi gökyüzünde kayboluyor gibi görünüyor.

Minor cami

Cami’nin ön cephesini süsleyen mozaiklerse Özbekistan mimarlarının bir yapının güzelliğini, gizemini ve çarpıcılığını nasıl göstereceklerini hala bildiklerini gösteriyor.

2400 kişi kapasiteli caminin içi sade bir güzellikte. Tepedeki kubbeden süzülen ışık içeriye huzur veriyor.

Caminin mimarisi o kadar etkileyici ki ..

 İslam mimarisinin en önemli eserlerinden sayılan Hindistan’da ki Tac Mahal ile karşılaştırmadan duramadım.

Görmeyi çok istediğim Minor cami ile günü sonlandırıyoruz… Ve tabii tekrar Pilav yemeğe gidiyoruz.

14.04.2023

Sabah erkenden Semerkand’a gitmek için tren istasyonuna gidiyoruz.

Modern Taşkent Tren istasyonundan Semarkand’a giden bir çok tren var.

Koşturmalı bir Özbekistan gezisinde hoş bir mola oluyor.

Trenin rahat koltuklarında oturup Özbekistan’ın doğasını seyretmek çok keyifli.

Özbekistan tren bilgileri

Yorum bırak

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir