< Masai Mara’da safari yapıyoruz – 1
13.03.2011
Sabaha karşı kapımızda daha doğrusu çadırımızın önünde kibar bir ses ile uyandık. Kamp görevlisi sabah sabah tertemiz forması ve beyaz eldivenleri ile tutuğu bir tepsi ile bize günaydın diyor.
Hemen hazırlanıp garsonun bıraktığı tepsideki termostan kahvelerimizi içip yanında ki bisküvileri ağzımıza atıp dışarı çıktık.
Hava daha aydınlanmaya başlamamış hemen cip’e atladık. Karanlığında avlanan hayvanların ve binlerce kuşun gürültüsü eşliğinde savananın soğuk havasında Masai Mara düzlüğünde ilerliyoruz.
Karanlıkta karşımıza çıkan küçük bir zürafa ile başlıyoruz güne
İlk ışıklarla birlikte bir sırtlan bize günaydın diyor.
Güneşin doğuşunu izlerken önümüzde inanılmaz bir manzara belirdi… Bir fil tepede bizi selamlıyor sanki
Fil yeni doğmakta olan güneşin önünden geçip gitti.. nasıl bir güzellik derken bu defa bir fil sürüsü çıktı önümüze
Güneş iyice yükselip hava aydınlandığında bir dişi ve erkek aslan görüyoruz. Joseph bunların çiftleşmek için sürüden ayrıldıklarını söyledi. Aslanlar eşlerini seçtikten sonra bir süre sürüden ayrılıp çiftleşiyorlar. Günde ortalama 50 defa çiftleşen aslanlar yaklaşık 45 dakikada bir çok kısa süren bir çiftleşme yaşıyorlar.
O kadar güzeller ki… filimlerde belgesellerde gördüğümüz aslanlar hemen önümüzde …sessizce onları seyrederken birden erkek aslan hareketlendi …bir çiftleşme anına şahitlik ediyoruz.
Sonrasında biraz ileriye gidip uykuya geçtiler.
Aslanları rahat bırakıp Savana’da gezmeye devam ediyoruz.
Bir fil ailesi önümüzden geçiyor.
Etraftaki güzel manzaraya mı bakalım hayvanlara mı bakalım derken önümüzde balonlar yükselmeye başladı.
Yola devam… bir buffalo sürüsü yolumuzu kesiyor. Sakin sakin sürü halinde duran bu şirin yüzlü hayvanlar çok iri cüsseli ve insanlar için tehlike yaratabiliyorlar. O nedenle Afrika’nın beş büyükleri listesinin içinde yer alıyor
İlerledikçe etrafta çeşit çeşit hayvanlar görüyoruz.
Güneş iyice yükseldiğinde Joseph Hipopotamlarla kahvaltı edeceğiz deyince pek anlamadık ne olduğunu.
Normalde kampa dönüp kahvaltı etmemiz gerekiyor. Ama Raju kahvaltınızı paket hazırlatmış, Joseph te bizi Mara nehrinin kenarında güzel bir alana götürdü. Süper bir kahvaltı olacak.
Nehir kenarına geldiğimizde Jaoseph, Masai Mara’da arabadan inmek yasak ama burası güvenli inebilirsiniz deyince çok sevindim.
Kahvaltı hazırlanırken suyun içinde küçük adacıklar hareket etmeye başladı… bunlar Hipopotam
Bu hayret verici hayvanlar günlerinin çoğunu su içinde geçiriyor.. Hipopotam, Suaygırı da deniyor, fillerden sonra dünyada ki en büyük iki hayvan biri, diğeri ise gergedan. Bu güzel ortam da hayatımızın en güzel kahvaltılarından birini yaptık. Bizim yemek kırıntılarına kuşlar gelmeye başladığında ortam şenlendi. Hangisine bakacağımı şaşırdım o kadar güzeller ki…
Biz kuşlara yem vermeye çalışırken nehrin içinde hemen karşımızda 2 tana timsah belirdi. Çok korkutucular.
Kahvaltının ardından gezmeye devam ediyoruz. Cip’e binip kafaları yukarıdan çıkartıp yola devam…
Yol boyu karşımıza irili ufaklı bir çok hayvan çıkıyor. Hemen durup biraz seyredip devam ediyoruz. Her biri başka güzel.
Yavaş yavaş gezerek bir taraftan Joseph telsizle konuşuyor. Bir yerlerde çita görülmüş. Hemen oraya gidiyoruz.
Bir ağacın gölgesine uzanmış bir çita ailesi karşımızda
Çita, karada en hızlı koşan hayvan. Çita saatte 120 km hızla gidebiliyor ve daha da çarpıcı olan 0’dan 100 kilometreye sadece 3 saniyede çıkabiliyor. İnanılmaz hızlı ve çevikler. Ağaç gölgesinde yatarlarken öyle gözükmüyorlar ama dünyadaki en büyük avcı karşımızda. “İstese biz elimizi kıpırdatamadan arabanın içine atlar ve hepimizi parçalar” diye düşünmeden edemedim.
Çitaları rahat brakıp, uzaktaki zürafa sürüsüne selam verip kampa doğru dönüşe geçiyoruz.
Kamp alanına gitmek için bu defa Joseph bizi nehrin diğer tarafında bırakıyor. Sallanan bir ip köprüden geçmezssek macera eksik kalır.
Kampa gelince sabah karanlığından beri arabanın içinde sallana sallana gezmenin, rüzgarın, güneşin yorgunluğu çıkıyor. Hemen bir yemek yitip havuz kenarına seriliyoruz. Akşam safarisine kadar dinlenme vakti.
Güneş alçalmaya başladığında tekrar safari zamanı. Şimdi hayvanların avlanma ve geceye hazırlanma zamanı. Ortam dahada tehlikeli ama bir o kadar ilginç.
Düzlüklerde gezmeye davam ediyoruz. Etrafımızda irili ufaklı hayvanlar olsa da etraf sakin ama ilerideki çalılardan korkunç sesler geliyor.
Sessizce yaklaşınca çalıların arasına gizlenmiş bir aslan ailesinin bir buffaloyu yakalamış akşam yemeği yapmış olduğunu anladık. Görüntü çok korkutucu ve vahşi ama doğanın döngüsü bu.
Aslanlar avlarını yakaladıktan sonra bir çok davetsiz misafir hazır yemeğe ortak olmaya çalışıuor. Bunu engellemek için aslanlardan biri etrafı gözlüyor.
Büyükler avı parçalarken yavru aslanlar yüzleri kan içinde kenarda sıralarını bekliyor.
Safariler sırasında vahşi doğanın bir çok yüzünü gördüm ama bu gün gördüğüm bu manzara beni çok etkiledi. Gerçek yaşam ve doğa böyle bir şey…
Güneş iyice inmeye başladığında MasaiMara’nın uzak bir yerine doğu gidiyoruz. Düzlük bir alanda gergedan arıyoruz. Joseph buranın gergedan bölgesi olduğunu anlattı böyle açık düzlüklerde yaşarlarmış fakat genellikle gece karanlığında ortaya çıktıklarından gergedanları görmek çok zor. Bakalım şansımız olacak mı.
Bir taraftan arabayı kullanan bir taraftan da etrfı tarayan Joseph işte orada diye bağırınca gösterdiği tarafa baktık. Ama düzlüğün içinde küçük bir karaltı var bana sorarsan ağaç derim. Ama Joseph’in keskin gözleri gergedanı yakaladı. Yaklaştıkça siyah gergedan önümüzde belirdi iyice.
Karşımızda, koskocaman gövdesi ile dünyanın en büyük kara hayvanlarından biri Siyah Gergedan yada Rhino. Sadece otlarla beslenen bu hayvanların iri cüssesi insanı şaşırtıyor. Diyet yaparken sadece salata yiyip zayıflamaya çalıştığımız aklıma geliyor, neyse ki gergedanlar gibi günün büyük bölümünü sadece ot yiyerek geçirmiyoruz. 😉
Siyah Gergedanın maalesef türü azalıyor. Yakın akrabası olan bir çok gergedan türü artık yok olmuş. Bir zamanlar boynuzları için avlanan gergedanları, büyük cezalara rağmen hala avlamaya devam ediyorlar çünkü Çin ve Vietnam gibi ülkelerde öğütülmüş gergedan boynuzunun ilaç etkisi gösterdiğine ve kanser gibi hastalıkları tedavi ettiğine inanılıyor
Siyah gergedanlar boynuzlarını çiftleşme ve dövüş sırasında ve kendilerini avcılardan korurken kullanıyorlar.
Genelde tek başına yaşayan bu güzel hayvanı saatlerce seyretmek mümkün ama hava kararıyor ve biz çoktan kampa dönmüş olmalıydık.
Günü muhteşem bir güneş batışı seyrederek bitiriyoruz.
Safaride ikinci günün sonunda “Beş büyük” (Big Five) görmüş olduk. Gerçekten çok şanslıyız ve çok iyi bir rehberimiz var. Safariye gelip günlerce gezip aslan, leopar, gergedan, fil ve Afrika bufalosu görmeden dönenler var.
Biz buraya geliş tarihimiz bu büyük göçe denk gelmediği için üzülmüştük . Ama daha az turistin olduğu daha sakin bir safari yapma şansımız oldu. Büyük göç sırasındaki kalabalıkları anlattıklarında iyi ki şimdi gelmişiz dedik.
Masai Mara’da safari yapıyoruz – 3>
___________________________________________________________________________________________________________
Gezi sırası
Kenya’da safari yapıyoruz
11.03.2011 Nairobi
12.03.2011 Masai Mara yolunda
12.03.2001 Masai Mara’da safari yapıyoruz -1
13.03.2011 Masai Mara’da safari yapıyoruz-2
14.03.2011 Masai Mara’da safari yapıyoruz – 3
17.03.2011Nairobi- Tsavo West yolunda
17.03-2011 Tsavo’da Safari yapıyoruz
Yorum bırak