Bişkek’ten 50 dakikalık bir uçuşla Almatı Uluslararası Havalimanına inip Kazakistan’a ayak bastık.
Gezimiz sırasında Kazakistan’ın doğasını görmek üzere şehir dışı geziler planladığımızdan araba kiralamıştık. Ama maalesef arabayı havaalanından teslim etmedikleri için şehir deki büyük otellerden birine gidip arabayı oradan teslim almamız gerekiyor. Bavullarımızı aldıktan sonra kolayca bir taksi bulduk ve şehir merkezine doğru yola çıktık. Karanlıkta bir şey göremesek de yerleşim yerlerinden uzakta olduğumuzu tahmin ediyorum. Fakat daha sonra birden ışıklar ve yüksek binalar gözüktü. Şok olduk, özellikle Bişkek ten sonra bu kadar modern ve zengin bir yere geleceğimizi tahmin etmemiştim. Her yer ışıl ışıl, geniş caddeler gündüz gibi aydınlatılmış, yüksek binalar ışıklarla süslenmiş…
İlk şoku atlatıp otele vardığımızda biraz bekleyip arabamızı aldık ve artık Kazakistan ve Almatı’yı görmek için hazırız.
10.04.2023
Karanlıkta geldiğimiz otelde uyanıp perdeleri açtığımızda ilk gördüğümüz manzara karlı dağlar oldu. Karla kaplı Alatau Dağları şehrin her yerinden gözüküyor ve şehirde sürekli bir fon oluşturuyor.
Uzun yıllar boyunca İpek Yolu’nun en önemli duraklarından birisi olan Almatı, Trans-Ili Alatau dağlarının kuzey eteklerinde 650-950 metre yükseklikte Alatau Dağları platosunda kurulmuş.
Bölge İpek yolunun önemli konaklama noktalarından biri olmuş. İpek yolu önemini kaybettikten sonra 1854 yılında Ruslar doğu sınırını korumak için bu şehri kurmuşlar. Almatı, 1929 yılında Kazak Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin ve daha sonra 1991 de bağımsız Kazakistan’ın başkenti olmuş. 1994 yılında Kazak hükümeti başkenti Astana’ya taşısa da Almatı hâlen ülkenin kültürel, ekonomik ve ticari merkezi durumunda.
Şehrin ismini burada çok yetişen elma ağaçlarından alıyor. Elmanın ana yurdu olan bu bölgede kurulan şehre Ruslar Alma-Ata ( Elmaların Babası ) adını vermişler daha sonra Kazak devleti kurulunca şehir in adını Almatı olarak değiştirilmiş.
Almatı gezimizi soğuk ve yağmurlu bir günde yapmak zorundayız. Yürüyerek gezilebilecek bir çok noktaya araba ile gitmeye karar verdik.
Almatı trafiği çok yoğun ve karışık İstanbul trafiğine alışık olan bizler için bile çok kolay olmadı.
Almatı şehir merkezi ve çevresi geniş caddelerle örülmüş. Şehrin bir çok yerinden gözüken yüksek ve yeni binalar Almatı ve Kazakistan’ın modern yüzü.
Fakat ara sokaklara girdiğimizde Sovyetler birliğinin izleri belli oluyor. Yol kenarlarındaki büyük apartman blokları birde Kiril alfabesi ile yazılmış tabelalar insanı doğrudan Sovyet dönemine götürüyor.
Almatı’da ilk durak First President park
First President Park
First President Park, Birinci Cumhurbaşkanı Parkı, Kazakistan’ın Birinci Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev‘in adına 2011’de açılmış. Şehrin güney ucunda dağlara çok yakın konumdaki parkın içinde dikilmiş çeşitli ağaçların arasında yürürken arkadaki dağ manzarası çok etkileyici.
Bizi, yarım daire şeklinde dizilmiş kolonlardan ve çeşitli heykellerle süslenmiş görkemli bir yapı2e karşılıyor.
Yapı yaklaştıkça daha da büyüyor ve sanki.
Parkın içinde büyük havuzlar var yazın bunlar yüksek fıskiyeleri ile müzik ve ışık gösterilerine sahne oluyor. Maalesef burada hala kış ve havuzlar açılmamış.
Parkın içinde yeşillikler içinde gezerken karlı dağlar çok güzel gözüküyor. Bulutların arkasında kalsa da dağların güneşli bir günde nasıl gözükeceğini tahmin etmek zor değil.
Parkın içinde çeşitli bitkiler, oturma alanları var birde ellerimizin izini çıkartabileceğimiz bir kalp var. Tabii ki hiç vakit kaybetmeden pozumuzu verdik. 🙂
Soğuk ve yağmura rağmen keyifli mir yürüyüşün ardından arabamıza binip Zenkov’s Cathedral‘e doğru yola çıkıyoruz.
Zenkov Cathedral
‘Zenkov Katedrali‘ olarak da bilinen (Ascension Cathedral) Yükseliş Katedrali, 56 metre yüksekliğiyle Almatı şehrinin en görkemli yapılarından biri. Bu Ortodoks Katedrali, yüzyıllık meşe, kavak, akçaağaç, çamlar ve köknarlara ev sahipliği yapan yemyeşil Panfilov Parkı‘nın içinde.
‘Zenkov Katedrali‘ tamamen ahşaptan inşa edilmiş. Bağlantı elemanı olarak demir cıvatalar kullanılmış bina karmaşık detaylar içeriyor. Petersburg mimarisine benzeyen parlak duvarları ve çok renkli kubbeleri ile çok güzel bir yapı.
Bardaktan boşanırcasına yağan yağmur altında parkta biraz yürüyoruz.
Park, Panfilov Kahramanlarına adanmış ve onların adını almış. Parkta ki muhteşem anıt ise Moskova dışında Nazilere karşı savaşırken ölen Almatı piyade birliğinin 28 askerinin anısına dikilmiş.
Cumhuriyet meydanı – Almatı’nın Akimat’ı
Kazakistan’da Akimat bizdeki belediye gibi bölgenin en üst yürütme organı.
Almatı’da 1979 yılında inşa edilen Akimat binası, o dönemde Kazak SSC’deki en büyük bina olarak büyük önem taşıyordu. Küçük bir tepenin üzerine konumlandırılan binanın yüksek konumu, idarenin gücünü ve önemini vurgulayan bir tasarım tercihiydi. Çok katlı tipik bir Sovyet mimarisi örneği olan binanın içinde mermer, çam kapılar ve parke döşeme gibi zengin elemanlar kullanılmış.
Başlangıçta binayı Kazak SSR Komünist Partisi Merkez Komitesi kullanmış. Sovyetler Birliği’nin dağılması ve ülkenin bağımsızlığını kazanmasının ardından Almatı’nın başkent olduğu dönemde Kazakistan’ın ilk Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in ikametgahı olmuş. Bina daha sonra 1994 yılında Akimat’a devredilmiş. Bina, 1984 yılından bu yana yönetimsel işleyişi ile birlikte mimari bir anıt olarak koruma altında.
Yapının yer aldığı Cumhuriyet Meydanı Almatı’nın merkezi ve bir çok törenin yapıldığı geniş bir meydan.
Oradan oraya gitmekten yorulunca gidip Kazakistan‘ın en büyük ve en güzel pazarı olan Yeşil Pazar‘a gitmeye karar verdik hem orayı görür hem de bir şeyler atıştırırız.
Yeşil Pazar – Green Bazaar
Yerel halk tarafından daha çok Zelenyy Bazar olarak bilinen Sovyet tarzı bu pazarın içinde ne ararsanız var. Taze meyva, sebze, kurutulmuş meyveler, et, giyim, turşu…
Pazarda tezgahların görüntüsü Türkiye’den çokta farklı değil.
Kasap bölümüne geldiğimizde tavuk, keçi, koyun eti tezgahlarının arasında At eti satıldığını görmek değişik oldu. Orta Asya’da at eti yendiğini bilsem de böyle tezgahlarda satıldığını görmek şaşırtıcı oldu
Almatı’nın bir elma cenneti olduğunu, Tezgahlarda yığılmış kurutulmuş elmalar ispatlar nitelikte.
Hemen alıp denedik tabii ki.. Tavsiye ederim çok lezzetli.. Ama koca paket gezi boyunca bitiremeyip her yere taşımak zorunda kaldığımızı da söyleyeyim.
Ayrıca Ota Asya’nın favori içkileri olan shubat ve kımız’ı de burada deneyebilirsiniz. Shubat deve sütü, kımız ise kısrak sütü. Her ikisini de deneyip beğenmeyenlerdeniz. Ama denemeden de dönülmez…
Ufak tefek atıştırıp tekrar arabaya koşuyoruz.. yağmur dinmek bilmiyor… 🙁
Abay Devlet Akademik Opera ve Bale Tiyatrosu
Kazakistan’ın önde gelen tiyatrolarından biri olan tiyatroya büyük Kazak şair, filozof ve besteci Abay Qunanbaiuly’nin adı verilmiş.
Tiyatro 1941 yılında açılmıştır. Dış cephesi ve iç mekanı Kazak ulusal süslemeleriyle dekore edilmiş bu görkemli bina mutlaka görülmeli.. Burada bir gösteri izlemeyi çok istemiştik fakat maalesef bizim burada bulunduğumuz tarihte hiç bir gösteri yoktu. Ama şansımıza tiyatronun önünde müthiş bir Kazak kilimleri sergisi vardı.
Yağmurun biraz durmasından fırsat bu güzel sergiyi gezip artık Almatı’yı yukarıdan görme zamanı. KÖK tepe’ye çıkıyoruz..
Kok Tobe
Kok Tobe, Almatı şehrinin en yüksek noktası. Şehrin güneydoğu ucunda 1100 metre yüksekliğindeki tepeden şehrin panoramik manzarasını seyretmek mümkün. Tabii bunun için havanın bulutsuz veya şehrin en büyük problemi olan hava kirliliğinin olmaması gerekiyor. “Mavi Tepe” anlamına gelen adıyla Kok Tobe’de izleme platformları ve birkaç kafe var.
Kok Tobe’ ye teleferikle ulaşılabileceği gibi araba ile gidilebiliyor. Biz araba ile gitmeyi tercih ettik ama hata yapmışız. Yol o kadar karışık ve dolambaçlı ki..Güneşin batışında orada olmayı planladığımızdan epey geç kaldık. Zaten şehrin üzerini kaplayan yağmur bulutlarından hiç bir şey göremeyip geri döndük.
Bu gün Almatı’yı yağmurda gezdik bir taraftan çok keyifli olsa da yağmurlu hava gezi için pek uygun değil…
Tatlı bir yorgunlukla güzel bir akşam yemeğini hakkettik.
Almatı’da nerede yenir diye araştırdığımızda hep karşımıza Kishlak restoran çıkıyordu. Bizde bu akşam burayı seçtik. Kishlak geleneksel yapıda dekore edilmiş güzel bir yer. Yemekler de hem lezzetli hem de çok şık bir sunuluyor. Yerel tat ve doku için en iyi seçim oldu..
Güzel bir yemeğin ardından Almatı’ya veda edip otelimize dönüyoruz. Yarın Özbekistan…
Yorum bırak