17 Eylül 1993
Bu gün niyetimiz Baltimore’u gezmekti fakat boğucu sıcakların ardından gelen şiddetli yağmuru görünce fikrimizi değiştirdik. Ve buraları dönüşte gezeriz diyerek yola çıktık.
Amerika’da alış veriş
Gemiden aldığımız ve Türkiye’den getirdiğimiz erzak azalıp konserve ve makarna yemekten sıkıldığımızdan, önce gidip biraz alışveriş yapalım dedik ve güzel bir markete girdik.
Tabii alışveriş o kadar çabuk olmuyor. Market bizim son zamanlarda görmeye alıştığımız gibi büyük ve çeşit bol. Bizde neyin ne olduğunu bilmediğimizden her paketin üzerini okuyup anlamak epey vaktimizi aldı. Amerika genel olarak bize ucuz geldi. Özellikle CocaCola en ucuz şey, sudan bile daha ucuz. Hazır yemekler de çok ucuz. Fakat taze sebze ve meyve Türkiye’den sonra çok pahalı geldi. Bir tane dolmalık bibere 1,5 dolar verince Meksika’ya kadar bir daha biber yemedik. İlk günlerde alışveriş yaparken çektiğimiz bir sıkıntıda Amerika’nın metrik sistem kullanmıyor olması. Özellikle meyve ve sebzelerin fiyatları pound olarak veriliyor. Gel de anla. Önce 1 pound = 600 gram hesabı yapıyorduk ama zamanla bizde bu sisteme göre düşünmeye başladık.
Susquehanna nehri boyunca kuzeye Ontaryo Gölü’ne doğru
Ve alışveriş yapıp yola çıktık. Susquehanna nehri boyunca kuzeye Ontario Gölü‘ne doğru yol alıyoruz. Baltimore’dan Niagara şelalesine kadar 381 mil yani 613 km yolumuz var. Her yer ormanlarla kaplı… ağaçların yaprakları sararmaya başlamış. Kuzey Amerika’nın o muhteşem sonbaharını görmek için sabırsızlanıyoruz.
Gece nehir kenarında kurulmuş küçük bir kasaba olan Sunbury‘de kalıyoruz.
Sunbury‘nin öne çıkan özelliği Edison oteli.
Temmuz 1883’te Thomas Edison‘un üç telli sistemiyle aydınlatılan ilk bina olmuş.
Kaldığımız kampingde gece NewYork’dan gelen bir gurubun şehirde bir şovu olduğunu öğrenince bizde gitmeye karar verdik.
Amerika’da talk show
Günlerdir spor kıyafetlerle gezerken, yanımızda getirdiğimiz nispeten şık kıyafetlerimizi giyip yürüyerek şehir merkezine gittik. Avrupa’da veya Türkiye’de olsa yeni sayılabilecek ama Amerika standartlarında eski sayılabilecek kullanılmayan bir tren istasyonunu bir gece kulübüne çevirmişler. İçeri girip bir masaya yerleştik. Masalara servis başlayınca masalara sürahi ile içecek bir şeyler getirildiğini fark ettik. Bu ne şimdi derken anladık ki Cola ve bira servisi sürahi ile yapılıyor. Kocaman cam sürahilerden içiyorlar. Amerika’da gördüğümüz her şey çok büyük…yeme ve içme de çok büyük. Bizde bir sürahi bira istedik. Bir bakyım içinde bir naylon torba. Bu da nedir??? Meğer torbanın içine buz koymuşlar torbayı da sürahinin içine böylece bira soğuk kalırken buz suları da biranın tadın bozmuyor….. Derken talk show başladı. Kulaklarımızın daha alışmadığı Amerikan İngilizcesini takip etmek ilk başlarda zor olsa da bol kahkahalı güzel bir gece geçirdik.
10-Niagara >
Yorum bırak